Hz. Osman, İslam tarihinin üçüncü halifesi; hilafet sancağının Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’den sonra gelen taşıyıcısıdır. Peygamber Efendimiz tarafından cennetle müjdelenen sahabelerden biri olan Hz. Osman, dört büyük halife içinden en uzun süre halifelik yapan kişidir. Hz. Osman’ın halifelik yılları, bazı kesimlerce halifeliğinin kabul edilmediği, büyük fitnelerin yaşandığı bir dönemdir. Hilafet makamını bırakmazsa öldürüleceği yönünde tehdit edilen Hz. Osman, Kur’an-ı Kerim okurken şehit edilmiş; bu elim olayı gerçekleştirenler cenazesinin kaldırılmasına dahi izin vermemişlerdi.
Babası Affan bin el-Âs, annesinin adı Ervâ’dır. Büyük annesi Beyzâ Um- mü’l-Hakîm Peygamber Efendimizin halasıdır. Neseb itibariyle beşinci batında da dedesi Abdi Menâf (Muğire) Resûlüllah’ın nesebiyle birleşmektedir. Mensub bulunduğu aile nüfuzlu, seçkin, ve güzide kimselerdi. Dedesi Ümeyye Ku- reyş’in ileri gelen eşrafındandır.
Hz. Osman, Fil vak’asından 6 sene sonra ve Hicret’ten 47 yıl önce böyle bir soydan, Mekke-i Mü- kerreme’de dünyaya geldi. Kendisi cahiliyye devrini yaşarken bile dürüst, doğru sözlü bir kimse idi. Ticaretle meşgul olur, içki içmez ve herkesin itimadını kazanmıştı.
İslâm güneşi Hira dağının ufuklarında doğmaya başladığı gün 34 yaşında bulunuyordu. Hz. Ebû- bekir’in delaletiyle yüce huzura kabul olundu ve Allah Resûlü’nün tebligatı ile kalbinde iman nuru yanıverdi. İman nurunun verdiği manevî yakınlık, Peygamber Efendimizin kerimesi Hz. Rukiye ile evlenmesi neticesinde kemal derecesine ulaştı. Bedir Harbi sırasında Hz. Rukiye’nin vefat etmesi üzerine diğer kızı Ümmü Gülsüm ile evlenerek Zi’n-nûreyn lakabı ile şereflendi.
Hz. Ömer’in şehid edilmesi üzerine şûra heyeti tarafından halifelik makamına getirildiği zaman, bu hizmetlerine daha büyük ve yeni hizmetler ekledi. Ermenistan, Kafkas, Horasan, Merakeş, Kerman, Afrika ve daha nice memleketler İslâm yurdunun haritası içerisine alınmış oldu.
CENNETLE MÜJDELENDİ!
Cennetle müjdelenen on kişiden biri olan Hz. Osman, mücessem bir hayâ örneğidir. Sehavette son derece ileri ve hiçbir fedakârlıktan çekinmezdi. Bütün harplere iştirak etmiş ve Allah Resûlü’nün hizmetinde bulunmuştu. Sadece Bedir Harbi sırasında refikası Hz. Rukiye hasta olduğu için ve bizzat Allah Resûlü tarafından Medine’de bırakılmıştı. Bu Hz. Osman’ın zevcesine son hizmeti olmuş ve Hz. Rukiye, Bedir Harbi sırasında ahireti teşri etmişti. Bu ümmet için ailesiyle birlikte hicret eden ilk fert odur. İlk önce Habeşistan’a daha sonra Medine-i Münevvere’ye göç etmiştir.
Hz. Osman, Ashab’ın fukaha- sından olup birçok fetvalar vermiş fakat bunlar zamanımıza kadar intikal edememiştir. Resûl-i Ekrem’e hısımlığın verdiği yakınlık itibariyle O’nun Siretine pek yakından vakıf bulunuyordu. Bu hususla ilgili hadis-i şerifleri hakkiyle bilmekte idi.
Vahiy katiblerinden olan Hz, Osman’ın tefsir ilminde Ashab-ı Kiram arasında müstesna bir yeri vardı. İbni Abbas gibi büyük müfessir ve sahabilerin, kendisine müracaatları, malumat aldıkları olmuştur.
Hadis ilminde de yüksek bir bilgiye haizdi. Her ne kadar kendisinden rivayet edilen hadislerin sayısı 146 olarak kemiyyet sınırını bulmakta ise de, keyfiyet noktasından geniş bir hadis bilgini idi.
MELEKLERİN BİLE HAYA ETTİĞİ SAHABİ
Hz. Osman (r.a.), iffet ve hayâ yönünden de örnek bir şahsiyettir. Allah Resûlü (s.a.v), meleklerin bile ondan hayâ ettiğini haber vermiştir.
Hz. Ebûbekir (r.a.) halife seçilince Hz. Osman (r.a.) ona bey’at etti. Hz. Ebûbekir, halifeliği boyunca onunla hep istişarede bulunurdu. Hz. Ebûbekir’in vefatından evvel, Hz. Ömer’i (r.a.) halife tâyin ettiğini bildiren belgeyi Hz. Osman (r.a.) kaleme aldı. Ebûbekir (r.a.), Hz. Osman’ın (r.a.) yazdıklarını ona tekrar okuttuktan sonra mühürletti. Osman (r.a.), yanında Hz. Ömer ve Üseyd bin Saîd (r.a.) olduğu hâlde dışarı çıktı ve oradakilere “Bu kâğıtta adı yazılan kimseye bey’at ediyor musunuz” diye sordu. Onlar da “evet” diyerek bunu kabul ettiler.
Hz. Ömer (r.a.), son haccında Allah Resûlü’nün hanımlarının da hacca gitmelerine izin verdi. Yanlarında da Hz. Osman ile Abdurrahman ibni Avf’ı (r.a.) gönderdi. Osman (r.a) ara sıra:
“Dikkat edin, kimse hanımlara yaklaşmasın ve bakmasın!” diye nidâ ediyordu. Mü’minlerin anneleri ise, develerin üstündeki hevdeclerde idiler.
HZ. EBUBEKİR’İN DAVETİYLE MÜSLÜMAN OLDU
Gençliğinde babasının yanında ticaretle uğraşan Osman, İslâm öncesinde Mekke’nin önemli tüccarları arasına girdi. İslâmî davetin ilk safhasında Hz. Ebû Bekir’in delâletiyle Resûlullah’ın yanına giderek Müslüman oldu ve ilk on Müslüman arasında yer aldı.
Eşraftan olması dolayısıyla İslâm’ı kabul edişi Kureyş içinde yankı yaptı. Amcası Hakem bin Ebü’l-Âs onu bağlayıp dininden dönene kadar bağlarını çözmeyeceğini söyleyince şiddetle karşı koydu. Kararlılığını görüp bağlarını çözmek zorunda kalan amcasından sonra annesi de çok uğraştı, ancak onu dininden döndüremedi.
PEYGAMBERİMİZİN KIZI İLE EVLENDİ
Osman kısa bir süre sonra Hz. Peygamber’in kızı Rukıyye ile evlendi. İslâmiyet’in 5. yılında (615) hanımıyla birlikte ilk kafilede Habeşistan’a hicret etti. Habeşistan’da doğan ve hicretin 4. yılında (625) vefat eden oğlu Abdullah dolayısıyla kendisine Ebû Abdullah künyesi verildi. Bir yıl sonra Habeşistan’dan Mekke’ye döndü ve ardından Medine’ye hicret etti.
Hz. Peygamber tarafından Mekke döneminde Abdurrahman b. Avf ile kardeş yapılan Osman, Medine’de evinde misafir kaldığı ensardan Evs bin Sâbit ile kardeş ilân edildi. Resûl-i Ekrem, Medine’de muhacirlere ev yapmaları için yer tahsis ettiğinde ona Mescid-i Nebevî’nin kendisinin girip çıktığı kapısının karşısına düşen arsayı verdi.
H.Z OSMAN (RA) ÇOK YARDIMSEVERDİ
Müslümanların Medine-i Mü- nevvere’ye hicretinde içmeye uygun tatlı bir su vardı, Rûne Kuyusu… Sahibi yahudi olduğu için suyu para ile satıyordu. Hz. Osman kuyunun yarısını satın alarak mü’minlere vakfetmişti. Günden güne çoğalan mü’minlere Mescid-i Nebevî dar gelmekte ve genişletilmesi zaruret halini almaktaydı. Hz. Osman tek başına kendi parası ile bu ulvî görevi yerine getirdi. Te- bük Seferi sırasında askerin yarısını bizzat donatmış ve teçhiz etmişti. Bu hizmet için yüz deve ve bin dinar altın vermişti.
HZ. OSMAN (R.A.) NASIL ÖLDÜ?
Hz. Osman (r.a), âsîler tarafından 22 gün muhâsara edildikten sonra 17 Haziran 656 Cuma günü Medine’de şehit edildi. Şehîd edilirken Hz. Hasan ve Kelb kabilesinden olan zevcesi Nâile bint-i Ferâfisa yaralandı. Hz. Osman’ın na‘şı, geceleyin hanımı ve birkaç samimi dostu tarafından, gizlice defnedildi.
Hz. Osman’ın (r.a.) şehit edilmesiyle başlayan dönem, İslâm tarihinde bir dönüm noktası teşkil etmiş, bu tarihten sonra iç karışıklıklar ve fitneler birbirini takip etmiştir.
Kaynak: Haber7