Muhammed Ali’yi nasıl bilirsiniz? Dünyanın en ünlü insanı olarak mı? Tarihte en büyük iz bırakmış sporcu olarak mı? Dünyada boks sporunun her kuşaktan insanlara yayılmasını sağlamış mucizevi formülleriyle mi hatırlarsınız?
Yoksa, Vietnam Savaşı’na karşı koymak için Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu ünvanını elinin tersiyle itip, tanımadığı masum insanların canını almayı reddeden kahraman olarak mı? Amerika’da ırkçılıkla savaşmak için Müslümanlığı seçip, inandığı yolda ilerleyerek “kölelik dönemlerinden” kalma adını, Cassius Clay’i tereddüt etmeden bir kenara bırakan devrimci insan hakları savaşçısı rolüyle mi?
Bu kitapta en derin Muhammed Ali’yle ve o en çok konuşulan şampiyonun farklı yüzüne karşılaşacaksınız.
“Kelebeğin Ruhu”nda büyük şampiyon, okurlarını yaşımın mevsimleri üzerinden çocukluğuna, oradan da şimdiki zamana manevi bir yolculuğa çıkarıyor ve kendisine hep doğru yolu göstermiş inançlarını bizlerle paylaşıyor. “Kelebeğin Ruhu”nda büyük şampiyon, okurlarını yaşımın mevsimleri üzerinden çocukluğuna oradan da şimdiki zamana manevi bir yolculuğa çıkarıyor ve kendisine hep doğru yolu göstermiş inançlarını bizlerle paylaşıyor. Boks tarihinin en acımasız, vahşi karşılaşmalarında dövüştükten sonra Muhammed Ali, ringler dışındaki en güçlü düşmanıyla ile yüzleşiyor. Birçok insan gibi fiziksel kabiliyetleri kısıtlayan hastalığı parkinsonla mücadele ediyor, fakat “kaybettiğinden daha çok şey kazandım. Şu ana kadar ki en güçlü silah alsaydım” diyor.
Ali’nin konular üzerinde ki düşünceleri, etik cesaretten Tanrı inancına, farklı toplumlardan kişilere saygıya kadar uzanıyor. Kızı Hana ile beraber kaleme alınan “Kelebeği Ruhu” kalpten, hissedildiği gibi yazılmış ve şefkatiyle kendi sıkıntılı zamanlarımızda rahatlık ve teselli getirecek bir başyapıt.
Kaynak: Haber7