Mehmed Âkif, inancıyla, kanısıyla, yaşantısıyla, çabasıyla genç jenerasyonların örnek alacağı, doğumundan vefatına kadar pak, pürüzsüz bir hayat yaşayan güzîde bir şahsiyet, değerli bir mütefekkir, çok pahalı bir sanatkârdır. Her şeyden kıymetlisi de,“Dâvâsından taviz vermeyen, hayatını dâvâsına adamış bir adam…” Cihanda “Sözüm odun üzere olsun; hakîkat olsun tek!” demeyi en büyük unsur hâline getirmiş bir adam…
Tekrar bu doğrultuda Mehmed Âkif, Cumhuriyet evresinde hakkında en çok kitap ve makale yazılan şâir ve mütefekkirlerden biridir. Bu, olağan bir durumdur. Zira Âkif, bu ülkenin fikrinin, niyetinin ve edebiyatının en değerli mihenk taşlarından biridir.
Buna rağmen Mehmed Âkif, edebiyat çevrelerince Müslüman bir şair ve mütefekkir olmanın, İslâmcı bir düşünür olmanın bedelini; görmezden gelinerek, dışlanarak, karalamalara maruz kalarak ziyadesiyle ödemek zorunda bırakılır. Hakikaten 1908’den başlayarak 1938’lere kadar tam otuz yıl boyunca Batıcı ve Türkçü çevreler onu yok sayar; onun sanatını, şairliğini yadsımaya, hafife almaya çalışır. İşte bu nedenle biz de bu büyük mütefekkir ve şâirin hayatını kronolojik olarak incelemeye, hayatının bütün taraflarını tarih sırası içinde okumaya ve anlamaya, böylece kronolojik olarak hayat kıssasını ortaya koymaya çalıştık. Bununla da yetinmeyerek, kronolojide yeri ve sırası geldikçe mevzuyla ilgili fotoğraflara de yer vererek, hazırladığımız çalışmayı görsel açıdan da zenginleştirmeye çabaladık.
Kaynak: Haber7